Azadi Öncesi Siyasi Olaylar
Cıbıranlı Halit Bey’in
Kongre ve Mustafa Kemal Paşa’ya Yazdığı Mektuplar
Azadi konusuna girmeden, zamanın Kürt aydınlarının böyle bir komite oluşturma gerekçelerini anlamak için, kuruluşuna giden süreci anlamak, Kürtler konusunda kurucuların izlediği düalist politikayı bilmek gerekir. Dolayısıyla cemiyet/komite’nin faaliyetleri, kurucuları ve ifşası meselesinden önce kuruluşuna giden sürece bakmak sanırım daha doğru olur.
Şöyle ki; Kürtler Türkçü politikaların hâkim olduğu İttihat ve Terakki iktidarında, 1908 sonrası ötekileştirildiler. Buna rağmen önce Balkan Harbinde hemen devamında I. Dünya Savaşında Kafkas, Irak ve İran cephelerinde yok olma pahasına imparatorluğu savundular. Verilere göre yüz bini aşkın şehit verdiler. Mondros sonrası Erzurum kongresi sürecinde Ermeni iddialarına karşı Türklerle ittifak halinde olmalarına rağmen, kongreyi tertip edenlere karşı İttihatçı gelenekten gelen kadrolar olmaları sebebiyle mesafeli durarak, Kazım Karabekir’in “…Kongre, Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey henüz İstanbul’da iken ve hatta burada isimleri bile duyulmamışken, büyük ve kanlı tehlikelerin meydana geleceğini muhakkak sayan Şark Vilayetleri halkının karar ve teşebbüsleriyle gerçekleşmiştir” demesine rağmen yeterli derecede katılım sağlamadılar.
Halit Bey gibi aydınlar, Süleyman Nazif ile dayıları olan Pirinçizadelerin kurduğu Vilyat-ı Şarkiye Müdafa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin, Kürdistan Teali Cemiyeti’ne alternatif olarak kurulduğunun farkındalardı. Kongreye karşı şüpheyle yaklaşıyorlardı. Nitekim Mustafa Kemal Paşa’nın askeriyeden istifası ve kongre çalışmaları sebebiyle Binbaşı Kasım vasıtasıyla Halit Bey’den destek istediği mektubu; “Vartoʹda Cıbıranlı Aşireti Reisi Hamiyetperver Halid Bey Efendi. Hasseten arz-ı selam ve muhabbet eylerim. Vatan-ı mübareğimizin bugün maruz bulunduğu tehlikeye karşı elhamdülillah her tarafta baş vermiş ve bu yolda kudret iktisap etmiş olan din ve millet kuvveti hiç şüphe yoktur ki bizleri nail-i emel eyleyecek ve düşmanları me’yüs edecektir.
Garb-i Anadolu, Aydın, İzmir havalisi vukua gelen kanlı vakayi ve Ermenistan tarafında aleyhimize hazırlanan hadisat hiçse gözümüzü dört açmalıyız zira daima insaniyet ve medeniyet beraberinde islamların mahvı göze almış olan düşmanlarımıza karşı yalnız müşterek bir haldeki din ve millet kuvveti elimizde kalmıştır. Bu hal daima istiklal ve maneviyetimiz bulunacakdır cenab-ı hakk cümlemizi mesrur eylesin” 1 ifadelerini içeriyordu.