Taner Akçam’ın Gazete Duvar’a verdiği mülakat ve ardından sert eleştirilere rağmen iddiasında sebat etmesi Kürt sokağında neredeyse infialle karşılandı. Sosyal medyada Akçam, hayli sert ithamlara maruz kaldığı gibi yazı yazmak suretiyle iddiasına mukabele edenler de oldu. Fakat buna rağmen 100’ü aşkın kişinin bir araya gelerek bildiri üzerinden Akçam’ı kınaması kesinlikle eleştirilmesi gereken bir husustur. Bu minvalde Akçam’ın kınanmasına gösterilen ihtimamın hiç değilse çeyreğini bir kısım Kürdün gönüllü şekilde iştirak ettiği soykırımın ifşasında da görebilseydik belki daha anlamlı olabilirdi. Fakat şu da var ki Akçam, her ne kadar niyeti öyle olmasa bile kulaktan kulağa yayılan soykırımdaki Kürt iştiraki tartışmasını rayından çıkarmış bulunuyor. Bu kısa girişten sonra tartışmanın özüne dair kimi noktaları sarih kılmak soykırımdaki Kürt iştirakini tekrardan rayına sokmak için şart görünüyor.
İLK GECE HAKKI
Öncelikle ilk gece hakkının, Ortaçağ tarihini çalışanlar açısından bile henüz tamamen kabul edilmiş bir uygulama olmadığını tespit etmek gerekir. Bunu bir mit olarak görenler olduğu gibi yaşandığını kabul edenler de var. Ne var ki bu meseleyi sarih kılmak için Ortaçağ tarihi konusunda yetkin tarihçilerin çalışmalarına bakmamız önem arz ediyor. Sözgelimi Ortaçağ tarihinin temel referans çalışmalarından olan Feodal Toplum kitabının usta yazarının bu hakkı kült çalışmasında lafzen bile anmaması dikkat çekicidir. Sadece bir yerde “serfliğin değişimleri”ni ele alırken Katalonya bağlamında şöyle bir cümle kullanır: “..eğer serf kız bekaretini kaybederse, senyöre para cezası ödemesi..” gerekirdi. Ne var ki, ilk gece hakkının varlığını savunanlar, bunu feodal beyin, serfin sahibi olduğunu simgeleyen en kayda değer uygulamalardan biri olarak ius primae noctis yani ilk gece hakkının ve bunun doğal uzantısı olarak formarriage uygulamasının altını çizmektedirler. İus primae noctis kuralı serf kadınların evlendiklerinde ilk gecelerini senyörün yanında geçirmelerini gerektiren kuralken, ilk gece hakkının tamamlayıcısı niteliğinde olan formarriage ise malikane dışından evlenmek isteyen bir serfin lordundan izin alma mecburiyetini ifade eder. Zira feodal düzende serfin malikane içinden evlenmesi kuraldır. Bu sebeple formarriage kuralının amacı mümkün olduğunca malikane dışından evlenmelerin önüne geçilme arzusudur. Malikane dışı evlilik her şeyden önce senyör açısından hem işgücü kaybı manasına gelmektedir hem de potansiyel işgücü olarak doğacak olan çocukların üzerinde hak kaybını ortaya çıkarır. Görüldüğü üzere bu hakkın özü feodal düzendeki emek kıtlığı ile bağlantılı olarak emek arzının azalmasını önlemeye dönük iktisadi bir mantığa yaslanmaktadır.