(43. sayıdaki yazının devamı)
On altıncı yüzyıl Osmanlı coğrafyacılarından Âşık Mehmet (d.1557) Menâzirü’l-Avâlim isimli çalışmasında ‘Bîsütûn Dağı’ndan söz ederken, “‘Irak-ı ‘Acem’den olan Kürdistân’dadür” ifadesini kullanarak İran Kürdistanı’nı anmıştır. Kâtip Çelebi’nin (1608-1658) Cihânnümâ’sının (1648, 1654) baskısını 1733 yılında yapan ve Ebubekir ibn Behram ed-Dımeşkî’nin (ö.1102/1691) eklemiş olduğu ‘Kürdistan Vilayeti’ kısmına yer veren İbrahim Müteferrika (1674-1747), ‘Kürdistan’ın şu 18 vilayete ve nahiyelere sahip olduğunu söylemiştir: Alanî, Elbeser, Bahar, Hakşiyan, Taç Hatun Derbendi, Zengi Derbendi, Derbil, Dinor, Camcâlabâd (Sultan Yarmencan), Kirmanşâhan, Kerend ve Hoşan, Mendeşt, Mersin, Vestan, Keluş, Şekas, Havar, Seyman, Radvan, Tağsu ve Şemiran.
Ebubekir ibn Behram ed-Dımeşkî’nin (ö.1102/1691) 1689 yılında yazımını tamamladığı Osmanlı idârî ve siyasi yapısına dair Osmanlıca El-Fethu’r-rahmânî fî Tarz-ı Devlet-i Osmanî (Tek Nüsha:Berlin Devlet Kütüphanesi Doğu Yazmaları Koleksiyonu, Hs. Or.8167) isimli tarih-coğrafya eserinin “Fasl-ı Derbeyân-ı Eyâlet-i Şehrizol” kısmında “İklîm-i Kürdistan’dan mahsûbdur ve ekser taife Goran olur (Hasan Gülbal, 2019, s. 148)” ifadesi bulunmaktadır.
İlginç bir bilgi olarak hatırlatmak gerekir ki, 1858 yılında Fransızca olarak yayınlanan Mémoires de l’académie royale des sciences, arts et belles-lettres de Caen isimli kaynağa göre Erzurum’da ‘Kürdistan Kapısı’ bulunmaktadır. Sadece Anadolu sahasına hükmeden Türkler değil, Orta Asya ve Kuzey Doğu İran coğrafyasına hükmeden Türklerin nazarında Kürdlerin yaşadığı ülke olarak ‘Kürdistan’ tahayyülü bulunmaktaydı. Âgehî’nin (1809-1874) Hive hanlarından Allah Kulu Han dönemi (1825-1842) ile Rahim Kulu Sultan döneminin ilk iki yılını anlattığı 1844 tarihli Çağatayca Riyâzü’d-Devle (İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, no: T82/02, 185a/17) isimli tarih kitabında Kürdistan’a yer verilmiştir. Türkistan coğrafyasından müellif Muhammed Hakîm Han (1806) 1843-4 yılları arasında yazmış olduğu iki ciltlik Farsça Müntehabü’t-Tevârîh’inde İran’daki “Kürdistan Vilayeti”inden söz etmiştir. Gurban Gali Halidî’nin (ö.1913) Gaspıralı’nın ‘Dil Birliği’ çerçevesinde yazdığı ve Kazan’da 1910 yılında matbuu olarak basılan Tevârih-i Hamse-i Şarkî ve Tetimme/Doğu’nun Beş Tarihi isimli eserinde ise, Kürdistan’dan Ömer Han’ın hükümdarlığındaki Babür Devleti’ne giden faziletli şahsiyetlerden söz edilmektedir.