Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra gelişen radikal Kürt milliyetçi hareketinin en önemli isimlerinden biri olan Süleymaniye kökenli Mevlanzade Rıfat Efendi’nin Atina’da çıkardığı Faruk ve Cihad isimli iki taşbaskı gazete vardır. Bu gazetelerin basın dünyasına katılma hikayesi şöyle olmuştur: 31 Mart Olayları’ndan yaklaşık iki hafta sonra hakkında tutuklama kararı çıkartılıp, Serbesti gazetesine ve matbaasına, çalıştığı büroya el konularak, Mevlanzâde 10 yıllık sürgün cezasına çarptırılmıştır. Vak’anüvis Abdurranman Şeref Efendi Tarihi’nde “İstanbul Divan-ı Harb’leri mahkum olan kesanın üç kıt’a resmi listesi” verilir. Böylece Mevlânzade’nin meşakkatli hayatının 1908 öncesi yaşadığı oniki yıllık birinci sürgün hayatından sonraki ikinci sürgün evresi başlamıştır.
Mısır’a, orada hastalanınca da tedavi için önce Atina’ya daha sonra Paris’e geçerek yurtdışında muhalefet hareketinin önde gelen isimlerinden biri olan Şerif Paşa ile ilişkilerini geliştirmiştir. 27 Temmuz 1909’da Şerif Paşa’yla imzaladığı bir anlaşma çerçevesinde Serbesti’yi haftalık olarak Paris’te yayımlamaya başlamış, 12 sayıdan sonra Serbesti yayınına ara vermiş ve Mısır’a geri dönmüştür. Mısır’da tekrar Serbesti’yi çıkarmış, gazetenin kapatılmasından sonra tekrar Paris’e dönmüştür. Burada da dört sayı olarak çıkarabildiği Serbesti ile hem İttihat ve Terakki hem de Şerif Paşa’nın Meşrutiyet gazetesine sert eleştirilerde bulunmuştur.
Serbesti gazetesi ile ilgili belirtilmesi gereken önemli noktalardan biri şudur: Mevlanzâde’nin neredeyse ismiyle özdeşleştiği ve her koşulda çıkarmaya çalıştığı Serbesti gazetesi, kendisinin matbu’at yaşamındaki en önemli çalışmalardan biri olmuştur. Sürekli kesintiye uğramasına rağmen 770 sayı çıkabilen Serbesti hakkında ne yazık ki hala akademik, bilimsel bir çalışma yapılmamıştır.
Mevlanzâde, Mısır’dan Atina’ya İngilizlerin yardımıyla geçmiş, Faruk ve Cihad adında iki gazete çıkarmıştır. Bu gazeteler birbirinin devamı niteliğindedir. Faruk gazetesinin 3. sayısı ile Cihad’ın 10. sayıları arasında tam 10 cuma günü vardır. Dolayısıyla Faruk 3. sayıdan sonra kapanmış/kapatılmış ve hemen öbür hafta ise Cihad çıkmıştır. Her iki gazetede haftalık olarak Cuma günleri neşrolmuşlar ve biçim, içerik konularında ise birbirlerinin aynısı gibidirler. Yunan hükümetinin baskıları sonucunda İstanbul’a dönerek polis müdürlüğüne teslim olan Mevlânzade’ye, Divan-ı Harb-ı Örfi kararı gereğince Bursa’da ikamet mecburiyeti getirilmiştir. Ahmet Muhtar Paşa hükümeti zamanında çıkan af üzerine 29 Temmuz 1912’de İstanbul’a dönmüş ve Serbesti’nin İstanbul’daki ikinci dönem serüvenini başlatmıştır. Mevlânzâde’nin bu dönemle ilgili anlatımları önemlidir:
“Şerif Paşa’yla Paris’te anlaşmamız ... bozulup Paris’ten Mısır’a dönünce, bizi takdir eden mürüvvet ve hamiyet sahibi kişilerin yardımlarına kavuştuk. Mısır’da Serbesti’nin yayınına başladık, 7 sayı kadar çıkarabildik.... Hasımlarımız, zorlukların bizi yayınlarımızdan alıkoyamadığını, kararlılık ve vatanperverlere yakışır girişimlerimize engel olamadığını görünce şiddeti, vicdansızlığa kadar ilerlettiler. Mısır Hidivi Hazretleri 120.000 forma kadar bulunan basılı kitabımıza ve çeşitli evraklarımıza bedellerini ödemeden, hatta borçlarımızı kapatmadan el koyarak bizi Mısır’dan sınırdışı etti. Düşmanlarımızın bu kanun dışı kuvvet şiddet nedeniyledir ki Mısır’ı terkedip Atina’ya geldik. İngilizlerin yardımı olmasaydı, polis denetiminde İstanbul’a sevkedilecektik...