Haziran - Temmuz 2014

13. Sayı

KÜRT TARİHİ 3 YAŞINDA

Kürt Tarihi bir dönemeci, bir seneyi daha geride bıraktı. Üçüncü senemizin bu ilk sayısı vesileyle küçük bir muhasebe yapmak yerinde olur.

64 sayfa olarak 2 ayda bir yayımlamaya karar verdiğimiz derginin ilk sayısı çıktığında aklımızı meşgul eden sorular pek de tutarlı değildi. “3. sayıyı görür müyüz?” sorusu da vardı kafamızda “ayda bir, 80 sayfa çıkarabilir miyiz?” sorusu da. 3. sayıyı göreli çok zaman geçti ama dergiyi ayda bir yayımlayabilecek durumda olmanın henüz çok uzağındayız. Tutarsız sorularımız bu kadar değildi. “İlgi görür mü, tutar mı?” sorusu kadar, “memleketin her köşesinde bulunan, reklam alan bir dergi olur mu?” sorusu da aklımızın bir ucundaydı. Ortalama 2500 adet satılan ama profesyonel manada reklam alamayan dolayısıyla da finansmanını zar zor denkleştiren bir dergi durumundayız. Muhasebenin sonucu: İyi, ama daha iyi olabilirdi.

Kürt Tarihi dergisini sürdürebilmek, daha iyi kılmak için daha çok katkıya ihtiyacımız var. En başta yeni yazarlara, yeni yazılara ihtiyacımız var. Kürdistan’da, Türkiye’de mektepli, alaylı pek çok tarihçinin, tarihçi adayının olduğundan eminiz. Kürt Tarihi, Kürtlerin, Kürdistan’ın tarihiyle ilgili yazabilen herkese açık. Kürtçe ve Türkçe yazılarınızı bekliyoruz.

Derginin daha bilinir kılınması için de desteğe ihtiyacımız var. Reklam vermekten, abone olmaya, abone yapmaya, sosyal medyada bilinirliği arttırmaya büyük küçük her türden katkının başımızın üstünde yeri var. Kitapçı yerine gazete bayiinden satın almak bile dergiye bir katkı yapmak demek.
İleride daha çok muhasebe yazısı yazabilmek ümidiyle 13. sayının içeriğinden söz edeyim. Yeni bir senenin başlangıcına uygun nitelikte bir sayıyla karşınızdayız. 13. sayı, çok kuvvetli, ciddi tarihçilik ürünü metinlerin bir araya geldiği bir sayı oldu.

Yavuz Aykan’ın “Cinler, Devler ve Siyaset” başlıklı metni belgeyi ve analizi aynı anda ve uygun dozlarda kullanan birinci sınıf bir tarihçilik işi. Kürt beylerinden Han Abdal’ın işlediği cinayete dair farklı anlatımlar üzerinden Osmanlı merkezinden Kürdistan’ın, Kürdistan’dan Osmanlı merkezinin nasıl göründüğünü anlatan ‘mukayeseli bir arkeoloji’ çalışması “Cinler, Devler ve Siyaset”. Tuhaf tesadüf: 13. sayının diğer bir önemli yazısı da bir cinayet üzerine. Ahmet Kardam, İstanbul belediye başkanı Rıdvan Paşa’nın 1906’da Bedirhan Bey’in torunu Abdürrezzak Bedirhan’ın bir adamı tarafından öldürülmesine dair The Times’da yayımlanan uzunca bir haberi çevirdi ve bir sunuş yazısıyla yayıma hazırladı. Bedirhanların İstanbul’dan kazınmasıyla sonuçlanan bu cinayet hakkındaki The Times haberi saray çevresindeki siyasete dair önemli bilgiler veriyor.
Murad Celali’nin Ebu Suud Efendi hakkındaki yazısı Osmanlı tarihçiliğinin Osmanlı’nın bu ‘namlı’ şeyhülislamının Kürtlüğüne dair suskunluğunu pek güzel gösteriyor. Süleyman Şanlı’nın Kürdistan’lı Yahudiler hakkındaki çalışması da bu az bilinen ama yerli yersiz çok şey söylenen mevzu üzerine yapılmış çalışmaları tanıtan kıymetli bir yazı. Mesûd Serfiraz’ın “Asırlık Kürdistan Haritalarına Zeyl” yazısı Mehmet Bayrak’ın 12. sayıda yayımlanan “Asırlık Kürdistan Haritaları” başlıklı çalışmasını tamamlıyor. Serfiraz’ın yazısında üç yeni Kürdistan haritası yer alıyor.

Sedat Ulugana’nın Said-î Kurdî’nin Konya Ziyareti yazısı ise üstadın Kürtlükle, Orta Anadolu Kürtlerinin de Kürtlük ve İslamla temasları hakkında önemli izlenimler içeriyor. Bu sayıda bir de Dersim Hatıratı var. II. Abdülhamit döneminde Dersim’de görev yapmış Sadi Bey’in 1933’te Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen anılarını Evrim Karakaş yayıma hazırladı. Meşhur Dersim tenkillerinden birine dair bu hatırat Karakaş’ın da belirttiği üzere Dersim literatürüne girmeyi hak ediyor. Nihat Gültekin’in Erivan Radyosu yazısı da keyifle okuyacağınız yazılardan.

Son olarak, Nilay Özok-Gündoğan’ın Arşiv Tozu’ndan da söz etmek isterim. Arşiv Tozu’nun “Meşrutiyetin Adaletinden Sefillere Ne Düşer” başlıklı bu bölümü de Kürdistan’ın sıradan insanları hakkında. Arşiv Tozu, bu kez de mülksüzleştirilen Kürtlerin ve Ermenilerin 1908 Devrimi sonrasındaki feryatlarına kulak veriyor.

MESUT YEĞEN

  • Bu içeriği paylaşmak ister misiniz?