Ekim - Kasım - Aralık 2014

15. Sayı

“Kürtler ve Kürdistan tarihi zamanları tecrübe ediyor. Osmanlı Kürtlerini üç ulus devletin mensubu kılıp, uzun vadede tarihe gömmeye niyet eden I. Dünya Savaşı sonrası statüko, 2003’te Irak’ta aldığı ilk darbeyi hazmedemeden ikinci bir darbe aldı; üstelik pek de beklenmedik bir yerden, Suriye’den. Irak Kürtlerinin ardından ‘özgürleşme’ sırası Suriye Kürtlerine gelmiş görünüyor.”

Kürt Tarihi’nin ikinci sayısının editoryal yazısı böyle başlıyordu. Geride kalan üç sene Kürtlerin ve Kürdistan’ın tarihin eşiğinden geri dönüşünün sancılı, uzun, iniş çıkışlarla dolu bir süreç olacağını gösterdi. Birkaç aydır da bir iniş zamanındayız. Sadece birkaç ay önce Güney Kürdistan’ın bağımsızlık ihtimaline Rojava kantonlarının yükselişine tanıklık eden Kürdistan şimdi barbarların tasallutu altında. Malum, zamanımızın barbarları önce Şengal’i istila etti, ardından Hewlêr’e, bir zamandır da Kobanê’ye musallat oldu. Şengal, Şengal’in Êzidî Kürtleri bütün dünyanın gözü önünde barbarlara yem oldu, Kobanê ise bir aydır yine bütün dünyanın gözü önünde ‘kaderine’ direniyor.

Ancak işaretler bu birkaç aylık iniş merhalesinin sonuna yaklaştığımızı gösteriyor. Kobanê şimdilik de olsa barbarların tasallutundan kurtulacak gibi. Bu olduğunda, bu iniş merhalesi geride kaldığında, bu zillet zamanlarının bir daha yaşanmaması için ne yapmak gerektiği üzerine bütün Kürdistanlıların düşünmesi gerekiyor. Bu zillet zamanları sanırım şunu göstermiş oldu: Kürdistanlıların bugün­lerde peşinde oldukları ve Kürdistanlıları birbir­lerinden uzak tutan ‘uluslararası sistem muhalifi demok­ratik özerk Kürdistan’ hayaliyle ‘sistem aktörü federal Kür­distan’ hayalini uzlaştırmanın, telif etmenin bir yolunu bulmak lazım.

15. sayı bu zillet zamanlarının büyük mağduru Êzidîler hakkında. Dergimizin klasik formatının dışına çıkarak bu sayının tümünü Êzidîlik dosyasına ayırdık. Türkiye’de Êzidîliği en iyi bilenlerden Birgül Açıkyıldız Şengül, sağolsun, epey bir mesai harcayarak bu nitelikli ve hacimli dosyayı hazırladı. Dosyanın tanıtımını Birgül Açıkyıldız Şengül’ün kaleme aldığı giriş yazısından iktibas ederek yapmaya çalışayım. Kadri Yıldırım’ın “Fetvalar, Fermanlar ve Katliamlar Kıskacında Êzidîler” ve Edip Gölbaşı’nın “Fırka-i Islahiye ve Êzidîler: Kimlik, Siyaset, Şiddet” makaleleri Êzidîlerin trajik tarihlerine ışık tutuyor. Fahriye Adsay “Mîra Yekem û Tekane: Meyan Xatûn” adlı çalışmasıyla Êzidî tarihinde önemli bir kişilik olarak tanınan ve Êzidîlerin 1913’ten 1957 yılına kadar mîrliğini yapmış tek kadın mîr olan Meyan Xatûn’u ele alıp, Êzidîlikte kadınların rolüne dikkat çekiyor. Dr. Xelîl Cindî Reşo “Mîrgeha: Şêxan û Şingal û Kilîs” makalesinde Şerefhan Bidlisi’nin Şerefname-Kürt Tarihi kitabındaki bilgiler ışığında Şeyhhan, Şengal ve Kilis’in Êzidî tarihini değerlendiriyor. Dr. Memo Othman ise “Cejna Sersalê: Serê Sala Êzidîyan” çalışmasında Ortadoğu’daki paralel kutlamalarla karşılaştırma yaparak Êzidîlikte Sersal bayramını analiz ediyor. Son olarak Birgül Açıkyıldız Şengül de “Êzidîlik Dininde Melek Tavus İnancı ve İkonografisi” başlıklı yazısında Êzidîlikte en fazla kafa karışıklığına yol açan figür olan Melek Tavus üzerine bir değerlendirme sunuyor.

Bir ay gecikmeyle, Ocak 2015’te yayımlanacak 16. sayıda buluşmak üzere... 

MESUT YEĞEN

  • Bu içeriği paylaşmak ister misiniz?