Temmuz- Ağustos 2015

19. Sayı

Çok sevimli bir terim olmayabilir ama Kürdoloji diye akademik bir disiplin var. Başka benzerleri gibi, ilgili olduğu milletin ya da etnik grubun tarihine, kültürüne, diline, edebiyatına dair çalışmaları içeriyor ya da bu türden çalışmalar üretiyor. Benzerlerinde de var mı emin değilim ama Kürdoloji’nin (aslında Türkoloji’nin) enteresan bir alt alanı var: Malmisanij’ın adlandırmasıyla Anti-Kürdoloji. Kürtlerin dilinin, tarihinin, kültürünün mevcut olmadığını ispat etmek için didinen çalışmaları içeren bir alt-alan anti-Kürdoloji. Türkiye söz konusu olduğunda uzunca bir zaman, ait olduğu alan olan Kürdoloji’den daha çok ürün vermiş bir alt-alan. Kürt Tarihi’nin 19. sayısının dosya konusu Kürdolojinin bu kendine mahsus alt alanı, anti-Kürdoloji hakkında.

Editörlüğünü Serhat Bozkurt’un yaptığı anti-Kürdoloji dosyası kıymetli yazılardan oluşuyor. Nevzat Anuk’un Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü’ne dair yazısı bu kurumun 1960 darbesinden sonra hazırlanan Kürt Raporu’nda ortaya konan amaçları gerçekleştirmek için kurulduğunu gösteriyor. Enstitü, İttihat ve Terakki’yle başlayan ve yakın geçmişe kadar devam eden, Kürtlerin Türk olduğu tezini yeniden üretmekle mükellef kılınmışa benziyor. Şirkûh Amidî ise başka dillerden Türkçeye çevrilen eserlerin nasıl tahrif edilerek yayımlandığını iki örnek üzerinden anlatıyor. Amidî, Arap tarihçisi İbnü’l-Esîr ve Bizans tarihçisi Michael Psellus’un eserlerinin Türkçeye çevrilirken “Kürt” ibaresinin ya “Türk” olarak çevrildiğine ya da metinden atıldığına dikkat çekiyor. Namlı M. Fahrettin Kırzıoğlu’nun çalışmalarına odaklanan Selda Salihoğlu’nun yazısı ise anti-Kürdolojinin “Kürt yoktur” önermesinin Lazlar ve Hemşinliler için de tekrarlandığını gösteriyor. Serhat Bozkurt da 1918’de resmi bir devlet kurumu olan Aşair ve Muhacirin Müdiriyyet-i Umumiyyesi tarafından yayımlanan ve Kürt diye bir milletin olmadığı tezini savunan Kürdler: Tâtîhî, İctimâî Tedkikat adlı meşhur kitabı değerlendiriyor. Bozkurt, yazarı “Dr. Friç” görünen, fakat kitabın orijinali ve yazarı bulunamadığından devlet memurları tarafından yazılmış olması muhtemel bu şöhretli eseri, yayımlandığı dönemde Kürt aydınlarının bu kitaba verdikleri tepkilerle birlikte değerlendiriyor. Bu şöhretli eser üzerine ikinci bir değerlendirmeyi ise İsmail Beşikçi kaleme aldı. Tarih Vakfı tarafından yeniden yayımlanan Dr. Friç’in Kürtler kitabı (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2014) için yazdığı sonsözü İsmail Beşikçi’nin izniyle bir kez de Kürt Tarihi’nde yayımlıyoruz.

Dosya harici yazılarımız da her zaman olduğu gibi çeşitli ve kıymetli. Rohat Alakom, Faik Bulut’un Filistin kamplarından İsrail hapishanelerine uzanan zengin hayatından enteresan bir kesiti, Bulut’un İsveç vatandaşı Susanne Lundberg’le evliliğini, İsveç basınındaki aksi üzerinden inceliyor. Ruşen Arslan’ın Şeyh Said’in yeğeni Zülküf Bilgin’le ilgili yazısı ise devletin Şeyh Said ve ailesine karşı dinmeyen hıncını resmediyor. Mehmet Bayrak’ın yazısı da geçen sayıdaki dosya konusunu, “1915 ve Kürtler” mevzuunu devam ettiriyor. Bayrak, soykırımın Birinci Dünya Harbi sırasında Osmanlı Ordusu’nda müşavir-subay olarak görev yapan Venezuela kökenli Alman subayı Rafael de Nögales’in bir kısmı Türkçe’ye de çevrilen “Hilal Altında Dört Sene” kitabına nasıl aksettiğini inceliyor.

Kürt Mirlikleri üzerine olacak 20. sayıda görüşmek üzere...

MESUT YEĞEN

  • Bu içeriği paylaşmak ister misiniz?