Temmuz - Ağustos 2016

25. Sayı

Beşinci senenin ilk sayısı önemli bir mevzuya hasredilmiş bir dosyaya ev sahipliği ediyor: Kürt Modernleşmesi. Dergi yayın kurulundan Fırat Aydınkaya, oldukça kısa bir zaman içerisinde bu zor mevzunun önemli veçhelerinin ele alındığı tafsilatlı bir dosya hazırladı. Aydınkaya’nın dosya sunuş yazısında da belirttiği üzere, Kürtlerin son iki yüz senelik serüvenine ağırlıkla milliyetçilik ve sosyalizm merceklerince bakıldığından olsa gerek, Kürtler ve modernleşme, Kürtlerin modernleşmesi, üzerine çok fazla düşünülen bahisler olmadı. Halbuki dosyada yer alan yazılarda da görüldüğü üzere, dönemin başka kavimlerinden entelektüeller gibi, ondokuzuncu ve yirminci yüzyıl Kürt entelektüelleri için de modernleşme ve Kürtler ve modernleşme meseleleri en önemli meselelerdendi.

Aydınkaya’nın kaleme aldığı takdim yazısı dosyanın mahiyetini pek güzel özetliyor olmakla birlikte, hem dosya içi hem de dosya harici yazıları kısaca tanıtmaya çalışayım. Dosya editörü Aydınkaya’nın “Tamamlanmamış Bir Proje Olarak Kürt Modernleşmesi” başlıklı yazısı, Kürt modernleşmesi bahsi üzerine uzun soluklu bir tartışma açmaya aday bir giriş yazısı mahiyetinde. Dosyanın önemli yazılarından birini ise bir mülakat oluşturuyor. Fırat Aydınkaya yirminci yüzyıl başı Kürt entelektüellerinin en önemli isimlerinden biri, İtttihat ve Terakki’nin kurucularından Abdullah Cevdet üzerine yapılmış baş eser niteliğindeki çalışmanın müellifi Şükrü Hanioğlu’yla önemli bir mülakat yaptı. Mülakat, Abdullah Cevdet’in Batıcılık, Osmanlıcılık, Türkiyelilik ve Kürtlük mefhumları arasındaki gerilimli salınımını pek güzel resmediyor. Ayhan Işık’ın kıymetli çalışması da Abdullah Cevdet’in düşüncesini inceliyor. Sıkı bir tarih çalışması olan bu yazıda, Cevdet’in Batılılaşma, Osmanlıcılık, Türkiyelilik ve Kürtlük mefhumları bir kez daha etraflıca tartışılıyor. Ronayi Önen ise Osmanlı’nın farklı milletlerden entelektüellerini cezbeden “Arap alfabesi mi Latin alfabesi mi?” tartışmasının Kürt entelektüelleri cenahındaki yansımasına bakıyor. Celadet Bedirhan’ın Kürtçe için alfabe oluşturma serüvenini de ele alan sağlam bir çalışma Önen’inki. Kamuran Ali Bedirhan’ın 1941’de Hawar’da Kürtçe yayımlanan “Görgü Kuralları” yazısı ise medeniyet, beden ve davranışlar arasında kurulan genel ilişkinin Kürt entelektüellerindeki yansımasını göstermesi açısından önemli. Fırat Aydınkaya Türkçeleştirdi.

Dosya haricinde de iki önemli yazı var bu sayıda. İlk yazıda Gürdal Aksoy, Zerdüştüliğin İslam dini ve kültüründeki yerini inceliyor. Aksoy’un yazısı kültürlerarası geçiş ve transfer üzerine önemli bir çalışma. İkinci olarak da Rohat Alakom’un “Bir Alman karikatürü’nde Ağrı Ayaklanması’nı farklı okumak” başlıklı yazısı. Önceki sayıda ilk bölümünü yayımladığımız Cemil Gündoğan mülakatının ikinci ve son bölümü de bu sayıda yayımlanıyor.
26. sayıda buluşmak üzere...

MESUT YEĞEN

  • Bu içeriği paylaşmak ister misiniz?