2012’nin Haziran ayında yayın hayatına başladığından beri zevkle takip etmeye çalıştığım Kürt Tarihi dergisinin Kürt-Yunan İlişkileri dosya konusunun editörlüğünü üstlenen Murat Issı arkadaş, “Yunan Medyasında Kürt Sorunu” konulu bir yazı yazmamı isteyince bunun benim için zor olacağını söyledim. Çünkü benim Yunan medyasında yapmış olduğum çalışmaları anlatmamı istiyordu. Büyük usta Ahmed Arif in dediği gibi “... ve dikkat edersen utanıyorum. Çünkü övünmek namertliktir…”
12 Eylül 1980 Darbesi’nin tutsaklık günlerinde sonra bir daha cezaevinden çıkamayacak denli cezalarla karşılaştım. Bu nedenle de Türkiye’den zorunlu olarak çıktım. 1984 yılından beri Yunanistan’da Kürt siyasi, gazeteci ve yazar olarak sürgün yaşamıma devam ediyorum.
Buraya geldikten kısa bir süre sonra etrafımda ne olup bittiğini anlamaya ve ilk olarak Yunan medyasını araştırmaya başladım. Ben gelmeden iki ay önce Yunanistan’ın önemli bir politika ve kültür dergisi olan İstoriya ikonografimeni’nin (Resimlerle Tarih) Mart 1984 ve 189. sayısında yayınlanmış “Kürtler: Vatansız halk” başlıklı 14 sayfalık bir yazı buldum. Bugün bile gizemini koruyan güzel fotoğraflarla bezenmiş tarihi süreci inceleyen detaylı bir yazıydı.
Arşivleri arayınca aynı derginin Mayıs 1975 tarihli 83. sayısı beni daha çok etkiledi. Petros Politis isimli gazeteci “Kürtler: Barışı hiç tanımayan halk” başlıklı 8 sayfalık bir yazı kaleme almıştı. Kürtlerin yaşamış oldukları tarihi süreci çok net bir şekilde tahlil etmiş, 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndan, Şah Rıza Pehlevi ile Bağdat arasındaki ilişkilerden doğan ve taraflar arasında, 13 Haziran 1975 tarihli Sınır ve İyi Komşuluk Anlaşması’na (Cezayir Anlaşması), Mahabat Kürt Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan, Barzanilerin SSCB’ye geçişi ve dönüşünden, Baas’ın 8 Şubat 1974 saldırısının detaylarına kadar analiz etmiş ve 189. sayıdaki fotoğraflar da buradan alınmıştı. Asıl ilginç olan ise gazeteci Politis’in düz bir haber-analiz tarzından çok sanatsal- edebi bir dille konuyu yazmış olmasıydı. Sürgünde olduğum bu 37 yıl içerisinde bu kadar derli toplu başka bir yazı ile karşılaşmadım diyebilirim. Elbette bu süre içerisinde Yunan gazeteci meslektaşlarım Kürt meselesi konusunda yüzlerce yazı yazdılar.