LOZAN 1923: DEMOKRASİNİN ÖLÜMÜ, ULTRA-MİLLİYETÇİLİĞİN VE EMPERYALİZMİN ZAFERİ
1923 Lozan Antlaşması, Ankara’daki yeni hükümet ile Büyük Savaşın galip, ancak devamındaki Anadolu’daki savaşların mağlup İtilaf Devletleri arasında kalıcı bir anlaşma sağladı. Ancak Ortadoğu’ya ve halklarına barış getirmedi. Osmanlı İmparatorluğu’nu tasfiye eden Lozan Antlaşması bugün Osmanlı sonrası dünyanın hukuki temelini oluşturuyor. Bugünkü Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin temel sorunu olan şiddet siyasetinin apaçık başarısına ve hukukun üstünlüğüne ve çoğulcu demokrasiye riayet edilmeme sine de zemin oluşturuyor. Zamanın imparatorlukları Britanya ile Fransa’nın ve diğer Batılı güçlerin yatıştırma ve göz yumma siyaseti, Lozan Konferansı’nın inşa ettiği bu kalıcı siyasi koordinatları süreklileştirdi.
MERKEZI BIR ANTLAŞMA
Lozan Antlaşması diplomasi tarihinde, haklı olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun yasal mirasçısı Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası doğum belgesi olarak görülür. Antlaşma, iki yıl sonra, 1920’lerin ortalarında tam manasıyla lider odaklı merkezi bir parti devleti olacak olan Türkiye’nin egemenle rini tanıdı.