Giriş
Türkiye’de yapılan toplumsal bellek çalışmalarında, şehir veya kasabaların ele alınıp araştırıldığı kurumsal çalışmalarda, yerelin kendisi değil de, daha çok merkezi yönetimin taşradaki yansıma biçimi araştırılmaktadır. Bu durum bazen de ülkedeki uluslaşma sürecini ele alma şeklinde olagelmiştir. Yerel tarih bir anlamda insan ile zamanın, siyasal iktidar merkezinin taşrasındaki bir “mekân”da buluştuğu bir alan, sosyal tarih araştırmalarının bir parçası olarak tanımlanabilir. Günümüzde yerel tarihçilik henüz bir uzmanlık alanı değil, sadece bir ilgi alanıdır. Dolayısıyla dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşadığı çevreyi araştırmaya çalışan amatörlerin bulunması kaçınılmaz olmaktadır. Ülkemizdeki tarih yazıcılığının kapıları büyük oranda yerel olana kapalıysa da, bugüne ilişkin, devleti daha az, insanı ise daha çok merkeze alan, daha katılımcı bir toplum hedefimiz olmalıdır. Bunun sac ayaklarını, bugünden geleceğe olduğu gibi bugünden geçmişe doğru atmamız, “geçmişine yabancı bir ülke olmaktan” her türlü insani etkinliği dikkate alan, yakın çevremizdeki tarih ile çeşitlenen bir yöne doğru hareket ettirmemiz gerekiyor.1 İnsan unsurunun önemli bir katılımıyla vücuda getirilen matbaa araçlarıyla üretilen basın yayın faaliyetleri bu anlamda ele alınmasıyla mekâna ve orada yaşayanlarına hak ettiği değeri verebilecektir.
Bir şehrin tanınması ve tanıtılması hiç kuşkusuz şehrin sahip olduğu sosyo-kültürel yapı çeşitliliği, ekonomik cazibesi veya tarihi kalıntılarının dikkate değer olması gerekçe gösterilebilir. Bu gerekçelerin yanı sıra, daha kalıcı olanı ve akademik anlamda, mekânın değerini ortaya koyan esas ölçüt, hiç kuşkusuz özelliklerinin yazınsal hale getirilmiş yanı, kayıt altına alınabilirlik seviyesinin ortaya koyan somut birikimleridir. Şehir tarihi açısından yazınsal birikimin önde gelen malzemeleri de şehirde üretilmiş ve yayınlanmış dergi, gazete ve kitap benzeri matbuatın varlığıdır. Diyarbakır özelinde, geçmişi henüz bir yüzyıl olmamış ve Müslüman olmayan topluluklardan biri olan Süryanilerin basın faaliyetleri gazete ve dergileri, Türkiye’nin önemli ulusal kütüphanelerinde bulunmamaktadır. Dolayısıyla yerelde ve sivil bir şekilde üretilmiş yayınların ele alıp incelemesinin, yerelin ve “ötekinin” algısında var olanı hissederek şehrin belleğinin yeni baştan irdelenmesinde bizlere önemli katkılar sağlayacağı muhakkaktır.