ROŞAN LEZGÎN 53. Sayı / 4:00
ZAZA ADI HAKKINDA

ZAZA ADI HAKKINDA

Kürt toplumsal gruplarından biri olan Zazalarla ilgili, özellikle “Zaza” adı dolayımında günümüzde birçok iddia öne sürülmektedir. Örneğin, Zaza adının Behistun Kitabesi’nde, Tevrat’ta, Sümerlere ait bir tapınağın adında, günümüz den 800 yıl öncesine ait bir şecerede ve 600 yıl önce yazıldığı iddia edilen bir şiirde geçtiğine dair “id dialar” söz konusudur. Hatta Zaza adının Sasani İmparatorluğu’na adını veren “Sasan”dan türediği ni ve Zazacanın da Sasani sarayının dili olduğunu söyleyenler var. Ayrıca, Zazacada “birarza, deza, emza, xalza” sözcüklerinde olduğu gibi içinde “za” sesinin geçtiği sözcüklerden dolayı bu topluluğa dışarıdan Zaza adının verildiği de ileri sürülmektedir. Yine, Zazaların kekeme konuştukları iddiasından hareketle Zaza adının pejoratif bir isim olarak kullanıldığını id dia eden yaklaşımların da mevcut olduğunu kaydetmek gerekir. Bu gayriilmî yaklaşımların ileri sürülmesinde Kürtlerin devletsiz oluşu, bütüncül bir Kürt tarihinin henüz yazılmamış olması, devletin Kürtlüğü ve Kürtleri minimize etme politikasının sonuçlarıdır. Bu kısa yazıda, Zaza adı ve Zazalar dolayımında ileri sürülen söz konusu iddiaların isnat edildiği kaynaklara odaklanılacak ve Zaza adının kökenine dair iddialar kritize edilecektir.

BEHISTUN KITABELERINDE GEÇEN AD

 Büyük Daryuş (M.Ö. 549-485) iktidarı döneminde Doğu Kürdistan’ın Kirmanşan şehri yakınlarında, “Behistun” olarak anılan ama eski İrani dillerde Tanrının yeri anlamına gelen “Bagastana” denilen yerde, çivi yazısıyla bir kayaya üç dilde bir kitabe yazdırmış. “Behistun Kitabeleri” olarak tanınan metnin 1. sütun, 19. paragraf, 92. satırında geçen ve “Zazặna”, “Za iz-za-an” ve “Za-za-an-nu” şeklinde transkribe edilen bir sözcük var. Söz konusu paragrafı, İran’da eski diller üzerine yüksek lisans yapan Macîd Kurdistanî’nin yardımıyla çevirdim. Paragrafta şu bilgiler yer almaktadır: “Şah Daryuş diyor: Ondan sonra Babil’e yürüdüm. Babil’e varma dan, Fırat kıyısında Zazặna denilen bir şehir var, orada, kendini nebukadrçer bilen Nid’it-Bier bana karşı savaşmak için bir orduyla geldi. Sonra savaşa tutuştuk. Ahuramazda bana yardımını lütfetti. Ahuramazda sayesinde Nid’it-Bier’in ordusunu ağır bir şekilde kırdım. Kalanlar suya atladılar. Su hepsini götürdü. Bu savaşı yaptığımızda Enameke ayından iki gün geçmişti.” Tarihçiler bu savaşın M.Ö. 13 Aralık 522’de olduğunu aktarmaktadır. Roland G. Kent, adı geçen sözcüğü “Zazặna” şeklinde yazmış ve bu yerin “Babil’in yukarısında, Fırat’ın kıyısında bir kasaba” olarak belirtmiş, Elam dili telaffuzu na göre “Za-iz-za-an”, Akkad dili telaffuzuna göre de “Za-za-an-nu” şeklinde yazmıştır. 1907 yılında yayımlanan başka bir kaynakta da “Zâzâna: Babil yakınlarında, Fırat üzerinde bir şehir” şeklinde kayda geçirilmiştir.


Devamı Kürt Tarihi Dergisi'nin 53. Sayısında

  • Bu içeriği paylaşmak ister misiniz?